Her konuda bir fikrimiz olmalı mı ya da yalnızca bir şey hakkında her şeyi mi bilmeliyiz? Arkamıza yaslanıp kendimizi sakin bir şekilde dinlediğimizde istisnasız hepimiz birçok şey hakkında çok fazla bilgi sahibi olduğumuzu düşünürüz. Mutlaka çok iyi bildiğimiz bir alan vardır ama genel kültür ve günlük hayatın içerisinde gelişen gündem konuları da dahil her şey için çok fazla bilgi sahibi olduğumuzu ve düşüncelerimizde haklı olduğumuzu sanırız. Aslına bakarsanız yanıldığımız nokta da tam olarak burada başlar. Bugün uzun zamandır yazmayı planladığım bir konu hakkında sizlerle biraz konuşmak istiyorum.

Yaşadığımız ülke bir yana, yaşadığımız dünyada hayattan geri kalmamak ve geleceği inşa ederken doğru adımlar atabilmek adına mutlaka gündemi takip etmemiz gerekir. Ancak gündemi takip ediyor olmamız konular hakkında yeterli ve doğru bilgilere sahip olduğumuz anlamına gelmez. Birçok insanın dinlediklerinden dolayı fikirlerinin olmasının ve kendi fikirlerinin en doğrusu olduğunu düşünmesinin nedeni olayları yalnızca dışarıdan takip etmekle yetinmeleridir. Oysa yapmamız gereken dünyada olanları takip ederken bununla yetinmeyip yeteri kadar bilgiye sahip olabilmemiz adına gereken araştırmaları da yapmaktır. Bugün dönüp yanımızdaki kişiye “Dolar neden artıyor? TL neden değer kaybediyor? Rusya neden Ukrayna’ya savaş açtı?” vs gibi sorular sorduğumuzda birçok kişinin vereceği cevap; “Yabancı ülkeler bizim iyi olmamızı istemiyor çünkü topraklarımız dünyanın başka hiçbir yerinde yok. Bu yüzden dolar artıyor ama ben zaten hep 50 liralık mazot alıyorum. Rusya zaten çok kinci bir ülke. Her yer onun olsun istiyor bu nedenle Ukrayna’ya saldırıyor” olacak… Ne kadar acınası ve komik değil mi? Ancak bu tarz cevapları duyduğunuz kişiler her zaman bir kalemin kağıt bir kağıdın masa olduğunu iddia ederler size ve sonuna kadar da bu düşüncelerini savunurlar.

Sizlere anlatmak istediğim yalnızca gündemimizde olan siyasi ve ekonomik olaylar değil tabii ki. Fakat yaşadığımız kısa hayatımızın içinde dolu dolu bir insan olabilmek ve bu dünyada hem kendimiz hem geleceğimiz için bir iz bırakabilmek adına her şey ile ilgili doğru ve yeterli bilgiye sahip olmalıyız. Tüm bunların yanında ise kendimize bir uzmanlık alanı seçmemiz gerekiyor. İlgimizin ve yeteneğimizin olduğu bir konunun üzerine giderek bu konuda her şeyi bilmeliyiz, bu benim için “Spor Pazarlaması” diyebilirim. İdeal insanın her şey hakkında bir şey, bir şey hakkında her şeyi bilmesi gerektiğine inanıyorum. Ben bir masada oturduğumda uzmanlık alanım dışında bir konuda araştırdığım ve gerçekliğini bildiğim fikirlerimi sunabilirim ancak kimseyle münakaşaya girmem. Eğer o masada konu spor pazarlaması olursa bu defa hiç susmadan konuşabilen olabilirim. Ben kendimi her şey hakkında bir şey ve bir şey hakkında her şey düşüncesine göre geliştiriyorum. Bu düşünce de tartışmalara mutlaka açıktır ancak bu şekilde ilerlemenin de doğru olduğunu düşünüyorum. Zira her şeyi çok iyi bildiğini iddia edenler genel olarak hiçbir şey bilmeyenlerdir ve çoğu zaman beyazın siyah siyahın beyaz olduğunu savunurlar. Bu konuda Sigmund Freud üzerine saatlerce düşünülmesi gereken bir söz söylemiş;

Bazen bir puro sadece bir purodur. Ve bazen bir puroyu başka bir şey zannetmekte ısrar etmek daha büyük yanılgıların kapısını açar…”