fbpx

Alışveriş diğer bir deyiş ile tüketim çılgınlığı nasıl başladı dersiniz? Krallıklar ve imparatorluk dönemlerinde saray mensuplarına özel kıyafetlerin dikilmesi, onlara dikilen kıyafetlerin bile sınırlı olması, eşyalarının bir nesil öncesinden kalması, halkın ise sarayın aksine oldukça sınırlı hatta çoğu zaman her şeyden bir adet eşyaya sahip olması… İnsanlar ihtiyaçları olanı ihtiyaçları kadar alırken bugün nasıl oldu da satın aldıkça daha fazlasını almak isteyen bir hale dönüştük? Sınırlı sayıda üretilebilen ürünler daha fazla sayıda üretilmeye başlanıp halka açıldığı zaman, sanıyorum.

Daha önce isteseler bile üretilmediği için satın alınamayan ürünler sonrasında önlerinde hazır bekleyince insanlar ihtiyaçları olmasa da satın almaya başladı. Alışverişin anlamına belki de en başında yanlış bir ifade ya da duygu yüklendi. Alışveriş yaptıkça, bir şeyler satın aldıkça insanlar sınıf atladığını, belki daha fazla saygınlık kazandıklarını, satın aldıkça eksik olmayan eksikliklerini kapattıklarını düşünmeye başladılar. Satın alma durumuna duygusal bir bağ ile bağlandılar. Belki de bu nedenle hiç ihtiyaçları olmasa da üretilen her şeyi satın almaları gerektiğini düşündüler.

Nefret Ettiğimiz İşlerde Çalışıp İhtiyacımız Olmayan Şeyler Alıyoruz!

7’den 70’e herkesin bildiği ünlü bir film olan Fight Club sahnelerinin bir bölümünde şöyle bir söz geçiyordu; “Nefret ettiğimiz işlerde çalışıp ihtiyacımız olmayan şeyler alıyoruz”. Yakın zamanda yaşadığım bir olaydan sonra bu cümle yeniden aklıma geldi ve inanın hak verdim.

Kendim için ve kendi işim için bunu söyleyemeyeceğim. Zira işini seven ve gereksiz bulduğum hiçbir şeyi satın almayan bir bireyim. Fakat çevremde gördüğüm ve etrafta gözlemlediğim kadarıyla üretilen her şeyi hiç düşünmeden satın alan birçok insan ne işinden memnun ne de hayatından. Bulundukları konumdan ya da yaşadıkları standartlardan pek de memnun değiller ve bir şeyler satın aldıkça kendilerini daha başarılı ve daha fazla statü sahibi hissediyorlar. Bu nedenle de etraflarındaki insanların ki bunlar arkadaşları, dostları ya da ailesi bile olsa çıkan her yeni ürünü almaları gerektiğini düşünüyorlar ve almadıklarında onlara eleştiri ile yaklaşıyorlar.

Yakın zamanda yaşadığım bir olay demiştim, sanırım yaşadığım bu olayı yazarsam ne anlatmak istediğimi tam olarak örneklendirebilmiş olacağım. Senelerdir Iphone 7 Plus kullanıyorum. Benim kullandığım telefon modelinin üzerine hepinizin de bildiği ya da apple.com üzerinden bakabileceği gibi Iphone 8, Iphone 8 Plus, Iphone X, Iphone 11, Iphone 12, Iphone 12 Mini, Iphone SE, Iphone 13, Iphone Mini, Iphone 13 Pro ve Iphone 13 Pro Max modelleri çıktı. Ben senelerdir ihtiyacım olduğunu düşünmediğim ve tabii hissetmediğim için telefonumu değiştirmedim. Yakın zamanda ise telefonum artık değiştirmenin vaktinin geldiğine dair sinyaller verince gidip kendime Iphone 13 aldım.

Çevremde telefonumu değiştirdiğimi görenlerin bazılarından ise şöyle bir tepki aldım; “Neden Iphone 13 aldın? Neden Iphone 13 Pro ya da Iphone 13 Pro Max almadın?” İnanın duyduklarıma inanamadım. Benim tek amacım telefonumun artık değişime ihtiyaç duyduğuydu bu nedenle de gidip ihtiyacımı karşılayabilecek olanı tercih etmiştim. Daha fazlasına ihtiyacım olmadığını biliyordum. Benim burada yaptığım tüketim çılgınlığı değil ihtiyacımı karşılamaktı. Fakat aldığım tepkilerle anladım ki yetinmek nedir bilmeyen bir doyumsuzluğumuz var!

“Bu dünyada insanoğlunun açgözlü ve obur tutkuları kadar azgın bir şey yoktur”

                                                                                                            -HOMEROS

Spor Ekonomisi

Spor endüstrisinin büyümesiyle başlayan spor ekonomisi, bireylerin, işletmelerin ve örgütlerin spor ürünlerine odaklanıp, işletme faaliyetleri başlatarak oluşturdukları pazarı kapsar. Spor endüstrisinin gelişimiyle birlikte spor ile ilgili üretilen ürünler ve aynı zamanda hizmetlerde büyük bir artış yaşandı. Bu noktada modern hayata sporun entegre edilmesinin de büyük bir payı oldu. İnsanların yoğun çalışma günlerinde dahi doğru bir zaman planlaması ile spora daha fazla vakit yaratmaları sporun ekonomi üzerinde etkilerinin oluşmasını ve bu etkilerin artmasını sağladı. Oluşan ve ekonomi üzerinde büyük bir pay sahibi haline gelen spor ekonomisi, spor ürünlerinin ve hizmetlerinin hem üretilmesi hem de tüketilmesi ile ilgileniyor. Tabii öncesinde spor ekonomisini oluşturan unsurlardan bahsetmem gerekiyor.

SPOR EKONOMİS HANGİ UNSURLARDAN OLUŞUR?

Spor ekonomisini; spor organizasyonları, spor işletmeleri, spor medyası, spor teşkilatları, spor ürünleri, spor teknolojisi ve spor pazarlaması oluşturur. Peki, nedir bunlar? Spor ekonomisinin oluşmasını, büyümesini ve gelişmesini sağlayan en önemli unsur spor organizasyonlarıdır. Bunun sebebi ise düzenlenen organizasyona bağlı olarak yapılan reklamlar, sponsorluklar, oynanan bahisler, bilet satışları ve tabii yayın hakkı gelirleridir. Tüm bunlar bir organizasyonda büyük para akışlarının olmasını sağlar. Düzenlenen organizasyonlar için pazarlama aşamasını oluşturan spor işletmeleri de bu aşamada spor ile ilgili tüm ürün ve hizmetlerle ilgilenerek spor ekonomisinin temelini oluşturur.

Modern hayata hızla entegre olan ve büyük bir ilgiyle takip edilen spor için yapılan yayınlar spor medyasının içinde yer alır. Oldukça yüksek bir ilgiyle takip edilen bu yayınlar sayesinde de spor medyasına yapılan yatırımlar arttı ve böylece spor ekonomisine büyük bir katkı sağladı. Tabii spora olan ilgi yalnızca organizasyonları takip etmekle kalmıyor. İnsanlar takip ettikleri spora özgü ürünlere de gün geçtikçe daha fazla ilgi göstermeye başladı. Öyle ki gösterilen bu ilgi sayesinde bu ürünler spor ekonomisinin hacminde %50’den fazla bir paya sahip.

Spor ekonomisi yalnızca takip edenleri tarafından değil aynı zamanda sporcular, yöneticiler, örgütler, tesisler ve organizasyonlar tarafından da oluşturuluyor. Saydığım tüm bu unsurlar spor ekonomisinin temelini ve politikalarını belirliyor akabinde sporcuların performanslarını artırabilmek ve/veya ihtiyaçların giderebilmek için var olan spor teknolojisi de ekonominin önemli unsurlarından. Tüm bunların yanında reklam, tanıtım, satış, program geliştirme, fiyatlandırma ve dağıtım gibi faaliyetleri yerine getiren spor pazarlaması da hem sporcuların hem de spor severlerin ihtiyaçlarına hitap ederek spor ekonomisine katkıda bulunuyor.

SPOR EKONOMİSİ KISA SÜREDE GELİŞME VE BÜYÜME KAYDETTİ

Spor ekonomisinin kısa sayılabilecek bir sürede gelişme ve büyüme kaydetmesi, spor sektörüne yeni spor işletmelerinin giriş yapması, yeni ürün ve hizmetlerin üretilmesini sağlayarak spor endüstrisine katkıda bulunulması, farklı spor dallarına hem kadın hem de erkek birçok yeni sporcunun katılması, sporun insanların hayatında daha fazla yer edinebilmiş olması hem spor organizasyonlarına olan ilginin son derece artması ve kitlesinin büyümesi hem de sosyal medyanın gücü ile birlikte olmuştur.

BLOG’DA ÖNCEKİ YAZIM: SPOR BİR LÜKS DEĞİLDİR!