fbpx

Mart 2020’ye kadar alışık olduğumuz tüm düzeni bir anda alt üst eden pandemi dönemi hayatımızda neleri değiştirdi? Birçoğumuzun online olarak çalışmaya başlaması, çocuklarımızın online eğitim alması, alışverişimizi online olarak yapmaya başlamamız yalnızca en çok konuşulan değişkenlerden oldu. Peki, bunların dışında? Bildiğiniz gibi pandemi sürecinden en çok etkilenen sektörlerden bir tanesi spor sektörü oldu. Yeni normal düzene ilk geçtiğimiz zaman spor sektörünün aldığı yaraları hızla saracağını umut etmiştik. Fakat Covid-19 sürecinin giderek uzaması sektörlerin aldıkları yaraları saramadan daha fazla zarar görmesine sebep oldu. Ama tabii ki gelişen teknoloji sayesinde de boş durmak yerine tüm sektör teknoloji ile ortak bir şekilde çalışmaya başladı. Böylece spor sektöründeki teknolojinin giderek ilerlemesine ve kullanıcılar arasında yaygınlaşmasına da tanık olduk. Böylece spor endüstrisi de gelişen spor teknolojisi sayesinde yeniden nefes almaya başladı. Peki sizce spor teknolojisi gelişmeleri neler?

Spor Teknolojisi Gelişiyor

Bir yılı aşkın süredir yaşadığımız pandemi sürecinde vaktimizin çoğunu evimizde geçiriyoruz. Pandemi sürecinden önce spor salonlarında geçirilen vakit artık evlere taşınmaya başladı. İnsanlar virüsten korunabilmek ve azalmasını sağlayabilmek adına egzersizlerini evlerinde yapıyor. Evlerinde yapıyorlar ama spor hocaları ile birlikte yapılan programlar nasıl düzenlenebiliyor? İşte tam olarak burada devreye spor teknoloji girdi. AdColony (Mobil Reklam Platformu) yaptığı “AdColony Mobil ve Fitness Araştırması” sonucunda spor ve fitness amaçlı geliştirilmiş mobil uygulamaların pandemi sürecinde %75 kullanım artışı gösterdiğini açıkladı. Araştırmaya katılan kullanıcıların %28’i mobil spor uygulamalarında yer alan egzersiz videoları ile spor yaptıklarını %38’i ise bu uygulamalar sayesinde hayatlarına spor alışkanlığı kazandırdığını söyledi. Aynı zamanda katılımcıların %57’si de mobil spor uygulamalarının spora olan ilgilerinin artmasını sağladığını belirtti.

Mobil Spor Uygulamaları Nelerdir?

Yaşadığımız dönem sebebiyle birçok kişi evinde ve hareketsiz kaldı. Her şeye ulaşmanın evde oldukça kolay olması da insanların daha fazla yemek yemelerine sebep oldu. İzolasyon sürecimizde günlük rutinimizin tamamen değişmesi, uyku ve beslenme düzensizliği ve daha fazla hareketsiz kalmamız kilo almamıza sebep oluyor. Bu dönemde virüsten olabildiğince korunmak istememiz de spor salonlarına olan katılımı azalttı. Daha çok evinde spor yapmak isteyen bireylerin imdadına ise mobil spor uygulamaları koştu. Mobil uygulamalar sayesinde neler yapabileceğimizi düşündünüz mü?
• Daha fazla yemek ve daha fazla hareketsiz kalmak kilo artışına sebep oluyor. Ama birkaç küçük detayla önüne geçebilmemiz mümkün. Yediğimiz yiyeceklerin kaç kalori oluğunu öğrenebilmemiz öğünlerimizi ayarlayabilmemiz için büyük bir avantaj. “MyFitnessPal” uygulaması bizlere yediğimiz yiyeceklerin kaç kalori olduğunu gösteriyor. Bu sayede öğünlerimizi düzenleyebilir ve egzersizlerimize devam ederek kilo kontrolümüzü sağlayabiliriz.
• Spor salonlarında antrenör ile çalışmak tabii ki en büyük avantajlardan bir tanesiydi. Evde egzersiz yaparken kendimize en uygun programı bulabilmek mümkün desem ve bu programları profesyonel spor antrenörleri hazırlıyor desem ne dersiniz? “Sworkit” uygulamasının içerisinde 5 ile 60 dakika aralığında olan birçok egzersiz videosu mevcut. Uygulamada gösterilen tüm egzersizler işinde uzman spor antrenörleri tarafından hazırlanıyor. Sizin yapmanız gereken tek şey uygulama bakıp size en uygun programı seçmek.
• Spora yeni başlayan ya da alışkanlık kazanmaya çalışan kişiler için birebir olan “Pumatrac” uygulaması gün içerisinde kullanıcılarına bildirimler göndererek alışkanlık kazanmalarında yardımcı oluyor. Uygulamada 80’den fazla antrenman programı var ve tüm programlar tamamen ücretsiz.
Son olarak sizlere, yapay zeka ile ortak bir çalışma yürüterek kullanıcılarına challange hakkı da sunan “7Star” uygulamasından bahsetmek istiyorum. 7Star uygulaması bir yapay zeka ile çalışıyor. Bu sayede kullanıcılar kişisel antrenmanlarında yapay zeka koçu ile birlikte çalışabilme imkanı buluyor. Antrenmana başladığınızda ise sesli bir şekilde koç hizmeti alabiliyorsunuz. Üstelik 7Star uygulaması sayesinde hem kendi ülkemizdeki hem de tüm dünyadaki kullanıcılar ile yarışabiliyoruz. 7Star uygulamasının içinde gym, basketbol, voleybol ve futbol antrenmanları da mevcut. Böylece bu alanlarda kendimize bir temel de oluşturabiliyoruz. Ayrıca uygulama oyun oynama imkanı sunduğu için de spor keyifli bir hale geliyor. Hem pandemi sürecinde hem de şu an yaşadığımız tam kapanma sürecinde hareketsiz kalmamız için hiçbir sebep yok. Sizler de spor teknolojisinin bizlere sunduğu mobil uygulamalar ile evinizde spor yapabilir ve sağlığınızı koruyabilirsiniz.

Sanıldığının aksine robotlar 200 yıllık bir geçmişe sahip değil, yaklaşık 2000 yıllık bir mazisi bulunmakta. 1900’lü yılların başlarında, Girit Adası’na yakın bir bölgede, M.Ö. 77-100 tarihlerine ait olduğu düşünülen mekanik bir bilgisayar kalıntısı bulundu. Bilimin ve teknolojik gelişmelerin neredeyse hiç yaşanmadığı Orta Çağ Avrupası’nda bile hareket eden insan benzeri figürler ve otomatla kullanılarak kilisenin kitleler üzerindeki tahakküm gücü artırılmaya çalışılmıştı. Akabinde 1495 yılında Leonardo Da Vinci tarafından ilk insansı robot tasarlandığı da düşünülmektedir. Bu üç örnekten de anlaşıldığı gibi makineler ve robotlar insan yaşamı ile bütünleşmeye yüzlerce yıl önce başlamıştı. İlginçtir ki Homeros’un İlyada’sında dahi insan yapımı hizmetçilerden söz edilmekte. Hatta, Tüm bunlar robotların günümüzdeki şeklini alması için yapılmış ilk hamlelerdi. 20. Yüzyılın ortalarına kadar gelişimini devam ettiren robotlar ve makineler esas atılımını 20. Yüzyılın ortalarından sonra gerçekleştirmeye başladı. Robotların sanayi üretimine entegrasyonu süreci de bu döneme denk gelir. Hizmet sektörü içerisinde yerini alan robotlar; uzay, tıp, havacılık ve eğlence sektörü içinde de aktif hale gelmeye başladı. Robot kelimesi ile tanışmamız ise 1920 yılına denk gelir. Isaac Asimov 1942 yılında “Robotik” kavramını literatüre kazandırdı ve üç maddelik bir robot yasası geliştirdi. Bu yasada, robotların insanları yaralayamayacağından ve zarar görmesine kayıtsız kalamayacağından, insanların emirlerine uymak zorunda olduğundan ve ilk iki madde ile çelişmediği takdirde kendi varlığını koruması gerektiğinden söz edilir.

Tarih 1964’ü gösterdiğinde ise Yapay Zekâ araştırmaları başlamıştı. Araştırmaların öncüleri ise MIT ve Standford Üniversiteleri’ydi. 1976 yılına gelindiğinde uzay çalışmaları sırasında robot kollar kullanıldı. 1999 yılında ev hayvanı olarak dizayn edilen oyuncak Aibo piyasada yerini aldı. 2000 yılında ilk insansı robot Asimo üretilerek tüm dikkatleri üzerine çekti. 2000’li yılların devamında ise özellikle NASA’nın yürüttüğü Mars araştırmaları ve çalışmalarında ağırlıklı olarak robotlar kullanıldı. 2015 yılına gelindiğinde, Sayanora filminde, Leona karakterini “Geminoid F” adlı bir robot canlandırmıştı, bu durum robotların insanların yerini alabileceği ihtimalinin en çarpıcı örneklerinden biri oldu. Sofia isimli humanoid bir robot 2016’da geliştirildi ve tüm dünyaya tanıtıldı. Sofia, Humanoid Yapay Zekâ çalışmalarında bir dönem noktası oldu. Yine 2016 yılında geliştirilen AlphaGo adlı robot, 2017 yılında AlphaGo Zero adı ile güncellendi ve şu anda ilaç sektöründe devrim yaratabilecek bir bulgu üzerinde çalışıyor.

Teknoloji devleri tarafından bilinen ve kullanılmaya başlanan “Al”, Google ve Facebook’un da radarına girdi. Google, ilk olarak kişilik özellikleri olan robot patenti aldı. Google, bu çalışmalarında robotlara kişilik özellikleri yüklemeyi planlıyor. Peki, robotlar hangi sektörlerde insanların yerini almaya hazırlanıyor?

Oxford Üniversitesi’nin yaptığı araştırmalara göre 2027 yılına kadar tır şoförleri işinden olacak, 2053 yılına kadar ise ameliyatlara robotlar girmeye başlayacak. Araştırmanın en can alıcı noktası ise öngörülene göre 45 yıl içinde insanların yaptığı neredeyse tüm işleri robotların yapacağı düşüncesidir. Oxford Üniversitesi araştırmacılarının bir kısmına göre ise yaklaşık 100 yıl içinde Al ve robotların insanların yaptığı tüm işleri yapabileceği düşünülüyor. Oxford Üniversitesi İnsanlığın Geleceği Enstitüsü ve Cambridge Üniversitesi Varoluşsal Risk Araştırma Merkezi ortak çalışmasına göre, denetimsiz ve kontrolsüz geliştirilen Yapay Zekâ, robot ve Nano teknoloji çalışmalarının etkilerini uzun bir süre boyunca öngöremeyeceğiz.

Önümüzdeki 30 yıl içerisinde taksi şoförlerinin, fabrika çalışanlarının, gazetecilerin, doktorların ve garsonların Yapay Zekâ yüzünden işsiz kalacağı düşünülüyor ve hatta şoförsüz taksiler İngiltere sokaklarına hazırlanmaya başladı bile. Üretilecek bu şoförsüz taksiler için de otoyolları yenileme çalışmaları başladı. Çin’in Dongguan fabrika bölgesinde robot işgücü çalışmaları başladı. Bölgedeki 505 fabrika robotlara yaklaşık 2 milyar lira yatırım yaptı ve 30.000 çalışan yerine robot kullanmayı tercih ettiğini söyledi. İnsan gücü yerine robot işgücünden yararlanmanın kâr marjını artıracağını ve hata payı düşük seri üretime katkıda bulunacağını düşünüyorlar. Gazetecilerin iş kaybına bakacak olursak Narrative Science ‘a göre gelecek 15 yılda haberlerin %90’ı makineler tarafından yazılacak. Bu durumu haber sahası genişleyecek gibi ifadeler ile olumlamaya çalışsalar da gazetecilerin %90’ının işsiz kalacağı aşikardır. Garsonların önümüzdeki 20 yıl içinde ne yapacağını tahmin edecek olursak çoğunun işsiz kalacağını söyleyebiliriz. Lüks bir gemi, Massachusetts Institute of Technology’den robot satın aldı ve robot şeklindeki bu kol insanlar için kokteyl karıştırarak hizmet veriyor. 2019 yılında Wintage Finchley kulübünün bir ilke imza atıp yardımcı antrenör için bir robotu takımına dahil etmişti. Peki, bu ilkten yola çıkarsak ilerleyen dönemlerde spor salonu antrenörleri yerine robot antrenör görme ihtimalimiz nedir? Spor salonlarında karşılaşılabilen kriz anlarını robotlar antrenör yerine yönetebilecek mi?

Robotlar insanlara nazaran daha az hata yapma payına sahip olabilirler. Ancak konu kriz yönetimine geldiğinde bir insan gibi çözüm üretemezler. İnsanlar tarafından kodlanan ve yazılımları üretilen bu yapay zekâ ürünleri, kodları dışında, karşılaşabilecekleri binlerce olumsuz duruma karşı bir çözüm üretemeyebilirler. Kriz anlarını ve öngörülemeyen olumsuz durumları idare edemezler, bir insan gibi iletişime geçemezler. İrade gücü bulunmayan bu beşerî unsurların insanlığa katkıları yalnızca kodları dahilindeki olan insani işlerin hızlı ve hatasız yapılması kısmında kalacaktır. Bu durumda zaten yapay zekâsı zaten insan tarafından üretilmiş olan robotlar doğal insan zekasının ve çözümlerinin önüne geçemez. Robotlar işini her ne kadar kusursuza yakın yapıyor olsa da iletişim ve aktarım noktasında bir insan gibi reaksiyon gösteremez. Konuşacak birine ihtiyacınız olduğunda bir robottan yardım isteyemezsiniz. Beth Revis’in de dediği gibi:

“Bir robot; yaşayabilirdi, hatta belki düşünebilirdi de ama hissedemezdi.”