fbpx

Kimin aklına gelirdi ki bir gün tamamen evlere kapanacağımız, birçok iş yerinin kapanacağı ya da açık kalanların doğru bir yol izleme konusunda hata yapacağı için neredeyse batma noktasına geleceği? Bir virüs ile tüm dünyanın kepenk kapattığı, kepenkleri kapatılmasa da kendisi kapatmak zorunda kaldığı ve tüm insanların evine kapandığı olağanüstü bir duruma şahitlik ediyoruz. Şahitlik etmek her ne kadar akıllara kısa bir an için kullanılırmış gibi gelse de biz tam 1 yıldır bu şahitliğe devam ediyoruz çünkü her gün şaşırdığımız olaylara bir yenisi ekleniyor. Bir çoğumuzun ne olacak merakıyla başladığı pandemi dönemi gün geçtikçe insanları karamsarlığa sürükledi. Daha önce tecrübe edilmemiş bir dönemi yaşamak insanlara özellikle de bir markası, işletmesi olan bireylere neyi nasıl yapacağını şaşırttı. İşte tam burada strateji belirlemek oldukça önemli bir rol oynadı. Ne için? Tabii ki hayatta kalmak, ayakta kalmak ve bu eşi görülmemiş dönemden daha sağlam çıkabilmek için…
Pazarlama stratejileri genelde bilindik yollar ve grafikler ile oluşturulurdu. Ancak ilk defa tanıklık edilen bu pandemi döneminde düşürülen hatta bazen dondurulan bütçeler yeni stratejiler belirlemeyi gerektirdi. Yeni strateji belirlemeyi zora sokan ise önümüzdeki günlerin tahmin edilemez bir belirsizlik içerisinde olması, alışılmamış yeni satış pazarlama eğrileri oluşturma gereği oldu. Fakat ne olursa olsun pes etmeyen ve ayakta kalmak için kendine yeni yollar bulan ve deneyen herkes şüphesiz bu döneminden oldukça sağlam ve güçlü bir şekilde çıkacak, belki pandemi dönemi öncesinden çok daha güçlü bir şekilde…

Ayakta Kalmak Gerçekten Çok Zor mu?

Ayakta kalmanın en önemli adımı yalnızca kendini düşünmemek, karamsar ruh haline izin vermemek ve samimi bir algı yaratmaktan geçiyor. Tüketici algısının ve tüketicinin alışık olduğu marka bilincinin hızla değiştiği bu dönemde markaların da müşteriler için kullandığı pazarlama dilinde değişiklik yapması ve marka için yepyeni bir algı yaratması gerekiyor. Yeni bir algı yaratmak için kampanyalar yapılabilecek ilk adım olabilir. Yalnızca bulunduğu ülkeyi kapsayan bir reklam ya da kampanya teması kullanmamak ve evrensel bir şekilde hareket etmek tüketicilerin gözünde marka güvenirliliğini artıran en önemli şeylerden biridir. Yaşadığımız dönemin sağlık ile ilgili olması da belirlenecek yeni stratejiler içinde kullanılması gereken maddelerden biri de sağlık ve sosyal sorumluluk projeleri olmalıdır. Tam olarak bahsetmiş olduğum bu adımları kullanarak kendisine yeni stratejiler belirleyen markalar ayakta kalmayı başardı, başarıyor ve belli ki pandemi dönemi bittikten sonra da daha büyük bir müşteri kitlesi ile yoluna devam edecek.

Pandemi Dönemini En İyi Yöneten Markalar Neler Yaptı?

• “Arçelik” pandemi dönemini en iyi yöneten markaların başında geliyor. Arçelik markasının bu dönemde attığı en büyük ve en önemli adım üretim tesislerinde Aselsan, Baykar ve Biosys ile birlikte solunum cihazı üretilmesini sağlamaktı. İkinci adımı ise yaptığı bu çalışmayı tanıtırken “Nefes Al Nefes Ver” sloganı ile duyurması oldu. Arçelik Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Zeynep Yalım Uzun’da pandemi döneminde belirledikleri yol ile ilgili yaptığı açıklamada önceliklerinin tüm insanların sağlıkları olduğunu bu nedenle de ilk adımlarını ilk yerli ve milli mekanik ventilatörü üretmek için attıklarını söyledi. Böylece hem ülkemizin ihtiyacını karşıladıklarını hem de yurt dışına ihraç etmeyi başardıklarını belirtti.
• Bu dönemde önemli kararlar alıp adım atarak büyüme sağlayan markalardan biri de Yemeksepeti Banabi oldu. Özellikle insanların gerekmedikçe dışarı çıkmak istemediği, alışverişi evden yapabilmenin rahatlığını ve en çok da sağlık açısından koruyuculuğunu yaşayabildiği bu dönemde Banabi oldukça yaygın ve yoğun bir şekilde kullanılmaya başlandı. Yemeksepeti Banabi pandemi döneminde “temassız teslimat” seçeneğini hayata geçirerek en büyük ve doğru adımlarından birini atmış oldu. Üstelik getirdikleri bu temassız teslimat özelliği ile sektöre de yeni bir kavram getirdiler ve yeni bir yön vermeyi başardılar.
• LC Waikiki pandemi döneminin henüz başındayken üretim tesislerini maske üretimine ayırdı. Sağlık için attığı bu adımı da “İyi Olmak Herkesin Hakkı” sloganı ile duyurdu. Yaptıkları açıklamada pandemi dönemi için yeni bir strateji belirlerken daha önce moda algısını yükseltmek olan pazarlama stratejilerini artık toplum yararına ve sağlığa destek olarak düşündüklerini belirttiler. Böylece hem sağlığa katkı da bulunurken hem de insanların daha fazla ilgisini ve dikkatini üzerine çekmeyi başardılar.
• Finish yalnızca toplum ve ülke yararına değil tüm dünya yararına bir hareket başlattı. “Bulaşıkları sudan geçirmeye ne gerek var. Kapatalım şu muslukları” sloganı ile bir farkındalık yarattı ve böylece pazarlama ağını genişletmeyi başardı. Üstelik reklam slogan sayesinde müşteri kitlesini artırıp su kullanımını azaltırken aynı zamanda National Geographic, Kuzey Doğa Derneği, DSİ ve Kars Valisi desteği ile birlikte Kuyucuk Gölü’nü yeniden yaşatma projesini de başardı.
Zorlu ve karanlık gibi gözüken anlarda yeni, alışılmamış ve doğru adımlar atmak birçoğumuza güç gelir. Yukarıda bahsetmiş olduğum markalar ve attıkları adımlar doğru kararlar alan markalardan yalnızca birkaç tanesi. Önemli olan içinde bulunulan durumu iyi analiz edebilmek ve buna göre cesaret göstererek hareket edebilmek. Adım atan, korkmayan ve kendini karamsarlığa kaptırmayan herkes bu dönemin sonunda başaran ve büyüyen olarak varlığını sürdürmeye devam edecek.

Covid-19 pandemi sürecinde dünyadaki tüm insanlar daha önce hiç yaşamadıkları bir döneme adapte olmaya çalıştılar. İnsanlar, kendi kişisel alışkanlıklarının yanı sıra ortak olan alışkanlıklarını da bir kenara bırakmak ve yaşam şekillerini değiştirmek zorunda kaldılar. Mecburi olarak, gerekmedikçe evde kalmayı toplu alanlarda bulunmaya tercih etmek durumunda kaldılar. Tercih etmek durumunda kaldılar diyoruz, çünkü bu durum insanlara sunulmuş bir opsiyon değil zorunluluk haliydi. Özellikle kapalı mekanların insanlar için virüs bulaş riskini artırdığı bilinmektedir. Kapalı mekanlarda bulunan klima ve havalandırma sistemleri virüs damlacıklarının içeride hızlı bir şekilde yayılmasına neden olabilmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere hükümetler ve yetkililer, pandemi süreci boyunca birçok sağlık önlemi alınması gerektiğini belirtti. Bu önlemlerin içinde virüs bulaş riskini en aza indirgemenin yöntemlerini kamuoyu ile paylaştılar. Alınması gereken önlemler dahilinde ise; maske takmak, sosyal mesafeyi korumak, teması en aza indirgemek, el yıkama ve dezenfektan kullanımının önemi, dengeli ve sağlıklı beslenme ve son olarak mümkün olduğunca açık alanlarda egzersiz yapmanın önemi vurgulandı. İnsanların fiziksel sağlığına dikkat etmelerinin de oldukça önemli olduğu belirtilirken, psikolojik olarak da kendilerini karamsarlığa sürüklememeleri gerektiği de öneriler arasında yerini aldı. Pandemi, yalnızca bedensel sağlık problemlerine yol açmakla kalmaz, ayrıca anksiyete, panik ve endişe gibi ruh sağlığı sorunlarına da sebep olabilmektedir. Dünya gündemine bomba gibi düşen Covid-19 pandemisi yukarıda bahsettiğimiz gibi ruh sağlığımızda da bazı yıkımlara yol açmıştır. Pandemi dönemi insanlarda, mesleği ve statüsü her ne olursa olsun, anksiyetenin yanı sıra depresyon ve stres düzeyinde artış gibi sorunları da beraberinde getirmiştir.

İnsanlarda oluşan bahsettiğimiz bu kaygı bozuklukları ve depresyon, yalnızca pandeminin yayılma hızına bağlı olarak değil, birçok insanın işsiz kalması ile de ortaya çıkmış ya da artmıştır. Devam etmesi gerekli olan iş kollarında çalışma şekillerine yeni kurallar getirilmiş fakat bazı sektörler bu dönemde tamamen kapatılmışlardır. Alınan önlemler gereğince faaliyetine ara vermek zorunda kalan sektörler içerisinde eğlence sektörü, hizmet sektörü, eğitim sektörü, halı saha, müzikli mekanlar, restoran ve kafeler, sinema salonları ve spor salonları yer aldı. Kapanan bu sektörlerde çalışan insanlar oldukça zor bir ekonomik dönemden geçiyor. Yaşadıkları bu ekonomik sorunlar nedeni ile kaygı ve endişeye kapılmaktadırlar. Yaşanan gelir kayıpları sebebi ile de ruhsal bunalım yaşayabiliyorlar.

Ne yazık ki, hem fiziksel hem de ruhsal sağlık açısından insanlara destek sağlayan spor ise pandemi sürecinden olumsuz etkilenen sektörlerden biri olmuştur. Ülkemizde pandemi sürecinin başlaması ile kapatılan ve daha sonra yeni normalleşme döneminde kısıtlamalar ile faaliyetine devam edebilen spor salonları için son zamanlarda yeniden kapatılmanın söz konusu olduğu konuşuluyor. Kapatılmalarının yeniden gündemde olduğu spor salonları, bu zorlu süreçte %70-80 oranında boş kalmalarından dolayı zaten iflas etmenin eşiğine gelmişlerdi. Salon üyeleri sporlarına olabildiği kadar açık alanlarda ya da evlerinde devam edebilirlerken, spor salonlarında çalışan antrenörler ise ekonomik açıdan ne yapacaklarını düşünüyorlar. Pandemi sürecinin ne zaman sona ereceği de belirsizliğini korurken işine devam edemeyen spor antrenörleri ve hocaları gibi işine ara vermek zorunda kalan kişiler içinse, bu dönemde ruhsal olarak kendilerini geleceklerine motive etmeleri gerekiyor. Bu süreci karamsarlığa kapılmadan, kendilerine ve işlerine yatırım yaparak geçirenler süreç bitiminde yarının insanı olma yolunda bir adım atmış olacaklar.

Pandemi döneminin ne zaman biteceği ne yazık ki belirsizliğini korumakta. Ancak bu zorlu günlerin elbet bir son bulacağı da bilinmektedir. Hayat bu, yarının ne getireceği bilinmez. İnsan olarak her zaman olumsuz durum ve zorlu süreçler ile karşılaşabiliriz. Fakat önemli olan bunların üstesinden gelebilmek ve yarına umut ile sarılabilmektir.

Ünlü şairimiz Nazım Hikmet Ran’ın da dediği gibi:

Çocuklar inanın inanın çocuklar

Güzel günler göreceğiz güneşli günler

Motorları maviliklere süreceğiz

Güzel günler göreceğiz güneşli günler”