fbpx

Marka olabilmenin altın kurallarından bir tanesinin gençlere doğru kanal ile ulaşabilmek olduğunu biliyor muydunuz? Günümüz dünya ekonomisinin kapitalist sistemle işlediğini göz önüne alırsak ulaşmanız gereken ilk ve en önemli kesim gençlerdir. Günümüz gençleri bu düzene doğan ilk nesildir dolayısıyla da teknoloji ve internet ile yoğun olarak ilgilenen nesil de günümüz gençleridir. Vakitlerinin çoğunu bilgisayar ya da cep telefonları ile geçirmeleri istedikleri her şeye anında ulaşabilmelerini kolaylaştırıyor. Kendinden önceki nesillerden çok daha interaktif bir şekilde düşünebilmeleri, ulaşmak istedikleri her şeye anında erişme istekleri, zaman kaybından ve beklemekten hoşlanmamaları sebebiyle zevk aldıkları şeylerin çok hızlı değişebiliyor olması, sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanabilmeleri sayesinde hızlı bir şekilde onlara yüzlere değil milyonlara ulaşabiliyor olmaları bir markanın küreselleşebilmesi için ilk olarak gençlere hitap etmesini gerektirir. Gençlere hitap edebilmenin en temel kuralları içinde ise ilk olarak trendleri takip etmek ve gençlerin kuşku duyarak sorgulamasının önüne geçmek yer alır. Günümüz gençlerinin istedikleri her şeye anında sahip olmak ya da ulaşabilmek gayesinde olmaları yani sabırlarının oldukça az olması, kendi aralarında bir sözlük oluşturmuş olmaları, nerede ne yapılması gerektiğinin ve de nerede nasıl giyinilmesi gerektiğinin farkında olmaları kendilerini diğerlerinden ayırmak için markalara daha çok önem vermelerini gerektirdi. Böylece gençler kendilerini diğerlerinden ayırırken kullandıkları markalara özen göstermeye başladı.

Marka Olma Yolunda Gençlere Hitap Etmenin Yolları Nelerdir?
• İlk olarak markanızın gençlere ya da çocuklara doğrudan hitap edip etmediğine karar vermelisiniz. Eğer markanız doğrudan gençlere ya da çocuklara yönelikse kullanacağınız medya kanallarında korku, hayal, ayrıcalık, aşk, mizah ve denge unsurlarına yer vermelisiniz. Popülerliğe oldukça önem verdikleri için markanızın onlara kendilerini özel hissettirmesi önemlidir.
• Markanızın gençler üzerindeki etkisine önem verin. Onların size geri dönüşler yapabilmesini sağlayın. Teknolojiyi hızlı ve sık bir şekilde kullanıyor olmaları eğer markanızdan memnunlarsa etraflarına sizden mutlaka bahsetmelerini sağlayacaktır. Böylece bir kişi markanız ile tanışıp memnun kalırsa mutlaka çevresini de sizinle tanıştıracaktır. Fakat markanızda eksik buldukları ya da tam memnuniyet duyamadıkları bir şey varsa bunları tespit edebilmeniz ve üzerine yoğunlaşabilmeniz için sizlere geri dönüşlerde bulunmalarına izin vermelisiniz.
• Günümüz gençlerinin daha fazla araştırıyor olması yeniliklere de daha çok açık olmalarını sağlıyor. Her ne kadar yetişkinler gibi gençler de markalara karşı bağlılık hissetse de yetişkinlere göre çok daha çabuk sıkılıp bağlı oldukları şeylerden vazgeçebiliyorlar. Yetişkinlerin markalara karşı kurdukları duygusal bir bağ olduğunu biliyoruz. Bu duygusal bağın yanında ayrıca artık ebeveynler herhangi bir şey sahibi olmaya karar verdiklerinde mutlaka çocuklarının görüşlerini de almakta ve aldıkları bu görüşe önem vermekteler. Bu nedenle markanız doğrudan gençlere ya da çocuklara hitap etmiyor olsa bile mutlaka dolaylı yoldan genç kesimin onayına ve fikrine ihtiyaç duyar. Kullanacağınız medya reklamlarında bu ayrıntıları unutmadan gençlere de hitap edebilmelisiniz.
• Düzenli aralıklarla markanızın çocuklarla ya da gençlerle olan ilişkisini kontrol etmelisiniz. Yaşa ve cinsiyete göre markanızdaki gençlerin oranlarına dikkat etmeli, ilişkilerinizin gün geçtikçe ne şekilde ilerlediğini gözden geçirmelisiniz.
• Markanızı yaratırken ve varlığını sürdürürken duyulara ve duygulara hitap etmeyi unutmayın. Yapacağınız reklamlarda ve uygulayacağınız stratejide tüm duyuları en üst seviyeye nasıl çıkarabileceğinizi hesaplamalısınız. Tüm bunları yaparken aynı zamanda markanızın da bir duruşu olması oldukça önemlidir. Bir çizgi üzerinde hem en sağlam olduğunuz yanları sergilerken hem de zayıf yönlerinizi saklamak yerine üzerinde çalıştığınızı gösterebilmelisiniz. Böylece markanızın değerini giderek artırabilirsiniz.
• Müzik ruhun gıdası! 2000’li yıllarda ise müzik artık hayatımızın her alanında yer alıyor. Neredeyse her şeyi notalarla tanıyoruz. Gençlerin bilgisayar ve cep telefonuna olan yatkınlığı tüm işlerini de neredeyse elektronik ortamda internet üzerinden yapmalarını sağladı. Bu nedenle markanıza ait duruşunuzu sergileyebileceğiniz bir uygulamanız olmalı. Bu uygulama ile gönderebileceğiniz bildirimleriniz size özel bir ses içermeli. Elektronik ortam için adeta markanızın sesini yaratmalısınız.

Günümüz çocukları ve gençleri her şeyi yetişkinlerden çok daha hızlı bir şekilde öğreniyor. Bebeklik çağında bile yalnızca neyi istediklerini bilmekle kalmıyor istedikleri ürünün markasını bile öğreniyorlar. Hal böyle olunca bir markanın doğrudan ya da dolaylı bir şekilde mutlaka yolu gençlerden ve çocuklardan geçiyor. Üstelik çocuklar ve gençler bir markanın yaptığı tüm değişiklikleri de anında fark edebiliyor. Yapılan reklamlarda vaat edilenin gerçekte var olup olmadığına daha çok özen gösteriyorlar. Bu nedenle bir markanın kendisini olduğu gibi göstermesi gençler için oldukça önemli bir ayrıntı. Gençlerin trendlerini takip ederken kendi duruşunuzdan ödün vermeyin. Fakat yalnızca markanızı önemsiyormuş gibi gözükmeyin zira günümüz gençleri kendilerinin önemsenmesini daha çok istiyor. Bir markaya yaklaşırken çağa uygunluğuna, hitap şekline, dürüstlüğüne oldukça önem veriyorlar. Markanızı yaratırken gençleri yani çağı takip etmekten geri kalmayın. Gençliği pas geçmeyin!

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, sporun tüm dallarının Türk gençliğinin milli terbiye ve gelişiminin temel unsurlarından kabul ediyordu. Bu nedenle de Türk gençliğinin sporun tüm dalları ile ilgilenmesini, kendilerini geliştirmelerini ve başarılı olmalarını istiyordu. Atatürk, geleceğin gençlerin elinde olduğunu bilen ileri görüşlü bir liderdi. Geleceği inşa edecek olan gençlerin bilimin ışığından ayrılmasını istemez hem mental açıdan hem ahlak ve zihinleri açısından hem de bedenen kendilerini geliştirmelerinin gerekli olduğunu savunmuş bunun için de spora ve sporsal faaliyetlere son derece önem vermiştir. Atatürk, “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” diyerek sporcuların yalnızca bedenlerini ve yeteneklerini geliştirmelerinin tek başına bir anlamı olmadığını savunuyor ve bir sporcunun daima başarılı olabilmesi için bedeni ve yeteneğinin yanında ahlakının ve zekasının da önemli olduğunu söylüyordu. Günümüzde spora, eğitime, bilime verilen önem ve yatırım giderek azalırken Atatürk geleceği gören eşi benzeri olmayan bir liderdi. Savaş sonrası dönemlerde bile eğitime, bilime ve spora yatırım yapmayı ihmal etmedi.

Atatürk’ün Sevdiği Spor Dalları

Kürek çekmeyi seven Atamız İstanbul’a her gelişinde de Florya’da mutlaka sandal ile kürek çekerdi. Kürek çekmek dışında at binmeyi de çok seviyordu. Yalnızca erkeklerin at binmede başarılı olduğunu düşünenlerin aksine “Ata en iyi binen yalnız Türk erkekleri değildir. Türk kadını da bu işi çok iyi bilir” diyerek kadın-erkek ayrımı yapmadan tüm Türk milletini spora çağırırdı. Ayrıca “Türk milleti anadan doğma sporcudur. Henüz yürümeye başlayan köy çocuklarını bile harman yerinde güreşirken görürsünüz” diyerek güreş sporunu Türk milletinin milli sporu olarak nitelendirmiştir. Öyle ki kendisi de güreşmeyi çok severdi. Güreş Milli takımımızın İtalya’yı yenmesinin üzerine tüm takımı Florya Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne davet etmiş ve hepsini teker teker tebrik etmiştir.

Atatürk’ten Spor Tavsiyeleri

Atatürk’ün spora olan ilgisi çocukluğundan itibaren vardı. Sporun başarıda temel taşlardan olduğunu düşünüyor ve ilk tavsiyesini de 1915 yılında vermişti. 1915 yılında “Osmanlı Gençlik Dernekleri” Genel Müfettişi olarak atanmıştı. Atamasından kısa bir süre sonra spor ile ilgili bir rapor hazırlamış, raporunda okullarda verilen beden eğitimi dersinin daha fazla olması gerektiğini savunarak dönemin hükümetine sunmuştu. 1932 yılında Halk Evi kurulması için talimat verdi. Halk evlerinin önem ve öncelik vermesi gereken konulardan bir tanesinin de spor olduğunu söylemiştir. Sporun, ulusal eğitimin vazgeçilemeyecek bir temel olduğunu savunan Atatürk, Türk milletinde spora olan ilginin uyandırılması gerektiğini bunun için de sporun ulusal bir etkinlik haline getirilmesinin önemli olduğunu sözlerine eklemiştir.
Milli Mücadele’nin başlaması gerektiğini düşünen Atatürk, Kuvayi Milliye’yi kurmak için 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a gider gitmez TBMM’nin kararı ile “19 Mayıs 1919 Gençlik ve Spor Bayramı” ilan etmiştir. Sporun bir milletin başarısında temel etkenlerden biri olduğunu düşünüyordu. Sporda da başarının bilimin ışığından ve izinden ayrılmadan elde edildiğini savunuyordu. 1922 yılında “Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı” nı kurarak spora ve sporcuya ilk kez yardım elini uzatmıştır. Spora gerekli önemi veren ileri görüşlü liderimiz Atatürk spora Nutuk’ta da yer vermiştir;

“Her türden spor etkinliklerini, Türk gençliğinin ulusal eğitiminin ana unsurlarından saymak gerekir. Bu işte hükümetin şimdiye kadar olduğundan çok daha ciddî ve dikkatli davranması, Türk gençliğinin spor bakımından da ulusal heyecan içinde özenle yetiştirilmesi önemli tutulmalıdır”.

Yıllar öncesinde sporun ne kadar önemli olduğunu her zaman söyleyen ve çalışmalar yapan Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin ileriye gidebilmesinin temel etkenlerinden birinin spor olduğunu belirtmiştir. Sporcunun kendisini hem bedenen hem ahlak hem de ruhen geliştirmesinin kişiyi ve ülkesini ileriye götüreceğinin de altını her zaman çizmiş ve şöyle söylemiştir;

“Dünyada spor hayatı, spor alemi çok önemlidir. Bu kadar önemli olan spor hayatı bizim için daha önemlidir”.